İstikamet: Alaçatı. Elimde ufak, çanta kıvamında bir bavul. İçinde bolca tru. t-shirt ve atlet, 1 uzun elbise, 1 mini etek, tatilde topuklu ayakkabı olmaz diyerek, 1 çift Toms, 2 çift Birkenstock, Penti’den rengarenk bir sürü bikini, 1 peştemal ve La Bambola beachwear cicilerim. İşte bu kadar.
La Bambola ile Bebek Şenliği’nde tanıştım; Berrak Koyuncu ve Aisha Aromatherapy’nin Ayşe Tolga’sının kurduğu beachwear markası. Daha taze ve çok yeni. 2011 Yaz ilk sezonları. Beachwear deyince pareo gelmesin aklınıza… Tatilde üzerinizden çıkarmak istemeyeceğiniz, muhteşem renklerden ve süper rahat kumaşlardan yaptıkları thai pantolonlar, etekler, yelekler, kaftanlar ve tulumlardan oluşuyor koleksiyonları.
La Bambola’nın thai pantolonlarının hastasıyım. Üstüne basic bir atlet veya t-shirt, altına da parmak arası sandalet, tamamdır. Bir de giymeye doyamadığım, belden bağlamalı uzun etek var ki o sadece ben de var, Afrika’dan aldıkları özel bir kumaştan yapmışlar ama merak etmeyin aynı eteğin farklı kumaştan yapılan çeşitleri de mevcut. Koleksiyondaki parçaların fiyatları 75 ile 200 TL arasında değişiyor. Facebook sayfalarının shop bölümünden modellere bakıp, infolabambola@gmail.com’dan iletişime geçerek, sipariş verebiliyorsunuz. Bir de blogları var: labambolabeachwear.blogspot.com. Tatil öncesi mutlaka bir bakın derim…
4 günlük Alaçatı özetim budur: Turkuaz denizi, kumu ve güneşi bir arada gördüm. Midye dolma yeme rekorumu yeniledim. Bira, blush, frozen, limonata, ayran ne varsa içtim. Kumru yedim. 1 kilo aldım. Düğüne gidip, şahitlik yaptım. Yaz rengime kavuştum. Yıldız kaydı, gördüm; dilek diledim. Bir ümitle sayısal loto oynadım ama kazanamadım. Zıplayarak dans ettim. Alka seltzer sağolsun, sabahları bomboş Alaçatı sokaklarında Coco Chanel’imi gezdirirken fotoğraflar çektim. Taş evlerde, mavi-beyaz pencere ve kapılarda huzur buldum; içinde yaşayanlara imrendim. Damla sakızlı türk kahvesi ve muhallebi ile tanıştım. Organik sabun aldım. Rakı-balık tabi ki yaptım. Gezdim, tozdum, yedim, içtim ama Alaçatı’ya doyamadım. Tadı damağımda kaldı. Geri dönerken evrene mesajımı da yolladım… Alaçatı’da taş evim olsun, ömrüme ömür, mutluluğuma mutluluk, huzuruma huzur katsın istedim.
Muhteşem bir 4 gün sonrasında İstanbul’a istemeye istemeye geri döndüm. Gönül isterdi ki yaz boyunca yazılarıma Alaçatı’dan devam edeyim ama maalesef… Yetmedi. Hem de hiç. 1 haftayı doldurmadığı için tatilden bile saymıyorum; hızlandırılmış, kısa bir kaçamak yaptım diyelim. Bir sonraki tatilim için La Bambola’dan alacaklarımı da belirledim: yeni bir thai pantolon, bir short tulum, bir de uzun yelek… Hazırım. Alaçatı, bekle beni! Tam tamına 43 gün sonra yanındayım.